Hatırlanacağı gibi, Trabzon Ä°stihbarat Åžube MüdürlüÄŸü, istihbaratçı polis memuru Muhittin Zenit’in kaleme aldığı F4 raporunu Ankara’ya olduÄŸu gibi, Ä°stanbul’a ise özetleyerek ve birçok ayrıntıyı ihmal ederek bildirmiÅŸti. Bu arada Zenit’in raporunda Dink’in öldürüleceÄŸi açıkça yazıldığı halde, Trabzon Ä°stanbul’u “Dink’e karşı ciddi eylem yapılacak” diye bilgilendirmiÅŸti.

Savcı Yusuf Hakkı DoÄŸan, Ali Fuat Yılmazer’in sorgusuna da F4 raporuyla baÅŸlıyor; raporu ayrıntılarıyla aktarıyor ve bilâhare soruyor: “Bu rapor size sunuldu mu?”

Yılmazer’in cevabı tam olarak ÅŸöyle: "Bu rapor bana sunulmadı. Benim bilgim yoktur. Bu konuda yardımcım Bülent DEMÄ°REL bana bilgi vermedi.”

(Yılmazer, F4 raporunun Ankara’ya ulaÅŸtığı gün, Ä°stihbarat Daire BaÅŸkanı Sabri Uzun’la birlikte dört günlüÄŸüne yurtdışı görevine gitmiÅŸ, yerine vekili olarak Bülent Demirel’i bırakmıştı.)

‘Sabri Uzun: Benden de gizlediler’

Savcı DoÄŸan, “raporu görmediÄŸini” söyleyen Ali Fuat Yılmazer’i, Sabri Uzun ve Bülent Demirel’in ifadeleri üzerinden sorguluyor ve önce Sabri Uzun’un 6 Aralık 2013’te üç gazetede çıkan bir demecini hatırlatıyor.

Sabri Uzun demecinde, cinayet öncesinde istihbaratın bir numaralı koltuÄŸunda oturduÄŸunu, buna raÄŸmen mahkemenin neden kendisine baÅŸvurup Dink’in mutlaka öldürüleceÄŸini açıkça dile getiren bir istihbarat raporunun gereÄŸini yapmadığını sormadığına ÅŸaşırdığını belirtiyordu. Fakat bir yandan da, bilgisine baÅŸvurulsa bile söyleyecek bir ÅŸeyinin olmadığını, çünkü o raporun ondan da “gizlendiÄŸini” (kendi kelimesi) söylüyordu.

Savcı DoÄŸan, Ali Fuat Yılmazer’e rapor hakkında Uzun’la görüÅŸüp görüÅŸmediÄŸini, evrakı ona sunup sunmadığını soruyor ve ondan “görüÅŸmedim, sunmadım” cevabını alıyordu, çünkü yardımcısı Bülent Demirel de onu bilgilendirmemiÅŸti: “Bu evrakı görmediÄŸim için kimseye sunmadım.”

Belge kime ‘arz’ edildi?

Fakat savcı DoÄŸan’ın elinin altında Bülent Demirel’in mülkiye müfettiÅŸlerine daha önce verdiÄŸi ifade ve onun F4 raporunun üzerine düÅŸtüÄŸü “arz edildi” ifadesi vardı. Bürokraside bu ifade, belgenin bir üst makama sunulduÄŸuna iÅŸaret ediyordu. Sorguyu bu noktadan devam ettirip soruyor Yılmazer’e: “Bu yazı size arz edildi mi?”

Yılmazer:

“Åžube müdür yardımcısı ise bana arz etmek amacıyla bunu yazabilir bana arz eder. BaÅŸka kimseye arz edemez. EÄŸer ben yoksam ve arz edildi diye bir not düÅŸmüÅŸ ise kendisinden sonraki üst rütbeliyi kast ediyor bu kiÅŸi ya daire baÅŸkandır ya da baÅŸkan yardımcısıdır.”

Tablo iÅŸte tam bu noktada iyice karışıyor. Çünkü Bülent Demirel’in raporu bir “üst”e arz ettiÄŸi kesin. Fakat dört “üst”ün dördü de (C Åžube Müdürü Ali Fuat Yılmazer, Ä°stihbarat Daire BaÅŸkanı’nın iki yardımcısı Necmettin Emre ile  Vedat Yavuz ve Daire BaÅŸkanı Sabri Uzun) raporun kendisine sunulmadığını söylüyorlar!

Bülent Demirel’in mülkiye müfettiÅŸlerine söylediÄŸi ve savcı DoÄŸan’ın da altını çizdiÄŸi sözleri, “arz”ın Yılmazer’e yapıldığı ihtimalini güçlendirir nitelikte... Demirel, “O tarihte il dışında bulunan ÅŸube müdürünün dönüÅŸte konudan haberdar edilmesi için ‘arz edildi’ notunun düÅŸüldüÄŸünü beyan” etmiÅŸti müfettiÅŸlere...

Buna karşılık Yılmazer, savcının bu yöndeki sorusuna, “Ben Bülent DEMÄ°REL'in bu konuyu bana arz ettiÄŸini hatırlamıyorum” cevabı verecekti.

‘Muhatap Engin Dinç’tir’

Savcı, “Yasin Hayal ne pahasına olursa olsun Hrant Dink’i öldürecek” gibi kuvvetli bir cümleyi “ciddi eylem” olarak telaffuz etme hususunu Yılmazer’e de soruyor... O da tıpkı Ramazan Akyürek gibi bu sorunun muhatabının, dönemin Trabzon Ä°stihbarat Åžube Müdürü (bugün istihbaratın bir numaralı ismi) Engin Dinç olduÄŸunu söylüyor.

‘Esas sorumluluk doÄŸuran belge’

Hemen ardından, savcının “esas sorumluluk doÄŸuran” ve “gizlenen” sıfatlarıyla tanımladığı F4 belgesine iliÅŸkin kritik soru geliyor:
“Bu belgenin içeriÄŸi neden Ä°stanbul a bildirilmedi ve belge neden Ä°stanbul a gönderilmedi? Zira Ä°stanbul Ä°stihbarat
Åžube Müdürü Ahmet Ä°lhan GÜLER ve diÄŸer yetkililerin beyanlarında Trabzon ve Ä°stihbarat Daire BaÅŸkanlığı C Åžube MüdürlüÄŸü tarafından kendilerine bir bilgi paylaşımı yapılmadığı, Hrant DÄ°NK'in öldürüleceÄŸi yönündeki bilginin kendilerinden saklanıldığı beyan ettikleri hatırlatılarak soruldu...”

Yani savcı diyor ki: Åžubeniz bu kadar kesin bir cinayet istihbaratı karşısında nasıl bu kadar sakin kalabildi? Nasıl Ä°stanbul’la temas etmedi?

Yılmazer bu soruya cevap veriyor ama sözleri bu sorunun cevabı deÄŸil. Biraz uzun olsa da cevabı kelimesi kelimesine aktarıyorum ki, abarttığım sanılmasın. Cevap aynen ÅŸöyle:

“Böyle bir bilgi geldiÄŸinde Ä°stanbul ÅŸube müdürlüÄŸünün yapacağı iki ÅŸey vardır. Birincisi tehdit ciddiyse il koruma komisyonuna yazı yazarak koruma tedbirinin uygulanmasını saÄŸlamak... Ä°ki Ä°stanbul ili itibariyle belirlenen hedeflere yönelik istihbari çalışma yaparak Trabzon Ä°stihbarat Åžube MüdürlüÄŸü ile koordineli hareket etmek zorundadır. Bunların hiçbirini Ä°stanbul Emniyet MüdürlüÄŸü yapmamıştır. Osman HAYAL hakkında sahte bir tahkikat evrakı tanzim etmiÅŸ, kusurunu örtmeye çalışmıştır.”

ArÅŸivdeki tehdit mahkemeye neden bildirilmedi?

Savcı DoÄŸan’ın üzerinde en fazla durduÄŸu noktalardan biri de, mahkemenin 18 Haziran 2008’de sorduÄŸu “Kayıtlarınızda Dink’in cinayet öncesinde tehdit aldığına dair belge var mı?” sorusuna Ali Fuat Yılmazer imzasıyla gönderilen 24 Haziran 2008 tarihli cevabî belgeydi. Çünkü belgede, “Yapılan çalışmalarda Fırat (Hrant) DÄ°NK'in öldürülmesinden önceki günlerde tehdit aldığını teyit eden herhangi bir bilgiye ulaşılamamıştır” ibaresi yer alıyordu.Oysa Dink tehdit almıştı ve bu da istihbarat arÅŸivlerinde mevcuttu.

Savcının sorusu: “ArÅŸivlerde olan bu bilgileri mahkemeye neden bildirmediniz?”

Yılmazer’in cevabı:

“Evet, ben bizim daha önce Hrant DÄ°NK'in öldürülmesi olayı ile ilgili olarak verdiÄŸimiz bilgilerin dışında ilave bir duyum var mı? Yok mu? ÅŸeklinde algıladım. Hrant DÄ°NK'in doÄŸrudan tehdit alıp almadığına yönelik bilgi olup olmadığı sorulduÄŸunu düÅŸündük ve arkadaÅŸlar bu yazıyı hazırladı, ben de imzaladım. Öyle hatırlıyorum. Ben daha önce arÅŸivdeki bilgileri zaten soruÅŸturma makamlarına iletmiÅŸtim.”

Savcının bu cevabı tatmin edici bulup bulmayacağını bilâhare göreceÄŸiz. Fakat ÅŸu kadarına iÅŸaret etmek yorum deÄŸil, olgusal gerçeÄŸi ifade etmek sayılmalı: Mahkeme sadece bir noktaya, cinayet öncesinde tehdit olup olmadığı noktasına odaklanarak soruyor sorusunu ve cevap böyle geliyor.

Cinayetten sonra F4 raporunu savcıya verdi mi?

Ahmet Ä°lhan Güler’in, cinayet günü (19 Ocak 2007) Ä°stanbul’da yapılan, kendisinin dışında Ä°stanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah, Ä°stanbul Valisi Muammer Güler, Ä°stihbarat Daire BaÅŸkanı Ramazan Akyürek, Ä°çiÅŸleri Bakanı Abdulkadir Aksu, Adalet Bakanı Cemil Çiçek ve baÅŸka ilgililerin katıldığı bir toplantıdan söz ettiÄŸini hatırlayacaksınız... Ahmet Ä°lhan Güler sorgusunda, Ramazan Akyürek’in o toplantıda dahi bir yıl önceki F4 raporundan söz etmediÄŸini öne sürmüÅŸtü.

(Söylemeye gerek yok: Bu durumda, Ahmet Ä°lhan Güler’in bu büyük iddiasıyla ilgili olarak o gün o toplantıya katılanların tanıklıkları çok büyük bir önem kazanıyor. Savcı Yusuf Hakkı DoÄŸan, bu soruyu Celalettin Cerrah’a mutlaka sormuÅŸtur. Fakat dün belirttiÄŸimiz gibi, Cerrah’ın sorgusuyla ilgili hiçbir bilgi sızmadığı için, onun Güler’in iddiasını teyit edip etmediÄŸini bu aÅŸamada bilemiyoruz.)

Savcı DoÄŸan, Ali Fuat Yılmazer’e bu toplantıya katılıp katılmadığını soruyor önce. Cevap ÅŸöyle:

“Ben bu toplantıya katılmadım. Ben Ankara’dan gelmedim ama Ramazan AKYÜREK bey daire baÅŸkanı olarak katıldı. Ama daha sonra ben Hrant DÄ°NK cinayetiyle ilgili evrakları savcılığa teslim ettim. Bu evrakların içinde bizim arÅŸivdeki istihbari evraklarımızdı.”

Savcı DoÄŸan soruyor: “F4 raporunu da getirdiniz mi?”
Cevap: “Getirdim diye hatırlıyorum.”

Ä°lave sorular...

Bu cevabın bir dizi baÅŸka soruyu akla getirmemesi imkânsız:

Birincisi: Sadece ülke deÄŸil dünya çapında etkileri olan bir cinayet gerçekleÅŸiyor ve siz o cinayetle ilgili istihbaratın tamamına vakıf olması düÅŸünülen bir devlet görevlisisiniz... Cinayetten birkaç gün sonra savcılığa götürmek üzere evraklarınızı karıştırırken cinayeti bir yıl önce kesin bir biçimde bildiren (fakat size “sunulmadığı” için haberdar olmadığınız) bir raporla karşılaşıyorsunuz...

Soru ÅŸu: Böyle bir belgenin yaratacağı ÅŸok duygusu ortadayken, yedi yıl sonra karşılaÅŸsanız bile o belgeyi savcıya götürüp götürmediÄŸiniz yolundaki bir soruyu “götürdüm diye hatırlıyorum” suretinde cevaplamanız makul müdür? (Gerçi bu muÄŸlak kalacak bir nokta deÄŸil... Yılmazer’in o gün savcıya teslim ettiÄŸi belgeler arasında F4 raporunun bulunup bulunmadığı o gün tutulan tutanaktan bellidir. Gerçek neyse, herhalde ortaya çıkacaktır.)

Ä°kincisi: Böyle bir bilgiyi bir yıl boyunca size sunmayan astlarınızla ilgili olarak herhangi bir iÅŸlem yaptınız mı?

Bu mini diziyi bitirirken hatırlatalım: Savcı Yusuf Hakkı DoÄŸan, geçtiÄŸimiz hafta Yargıtay üyeliÄŸine seçildi ve kamu görevlileri ile ilgili soruÅŸturmayı baÅŸka bir meslektaşına devretti.